29 Kas 2008

EN İNOVATİF ŞİRKETLER

Küresel ölçekteki birçok şirket inovasyona yaptığı yatırımların sonuçlarından memnun değil. Araştırmalar, firmaların inovasyona akıtılan para musluğunu kıstığını gösteriyor. Adeta dünyayı baştan yaratan Apple, Google, Toyota ve Wal-Mart gibi devler ise inovasyon stratejileri sayesinde başarıdan başarıya koşuyor.


HABER: BAHAR ÖZTOP
TURKISHTIME-KASIM 2008


Yeniliği keşfetmek… İnovasyonu tanımlayan çok basit, ama sihirli iki sözcük. Bugün bildiğimiz pek çok küresel şirketi doğuran ve büyütüp devleştiren hamleler dizisi. Şöyle bir düşünün, işinizi en çok kolaylaştıran, beğeninize en çok hitap eden, yenilikleriyle sizi cezbedebilen kaç ürün, kaç şirket var? Ve bunların yaratılma süreçlerindeki sırlar, şirketlerin bu
konudaki eğilimleri neler?
Küresel pek çok şirketin yöneticisi, inovasyon harcamalarının geri dönüşünden gittikçe daha az tatmin oluyor. Firmalar son üç yıldır, inovasyona ayrılacak bütçe için ince hesaplamalar yapılıyor ve kısıntılara gidiyor. Ancak, dünyayı adeta baştan yaratan Apple, Google ve Toyota Motor gibi dünyanın en inovatif şirketlerinin sırları, bu durumun tam tersi bir sürece de işaret ediyor…
Amerikalı danışmanlık şirketi The Boston Consulting Group (BCG), şirketleri rakipleri arasında öne çıkaran inovatif çalışmaların gelişimi üzerine detaylı araştırmalar yapıyor. 2008 yılında, dünya genelindeki küresel şirketlerden seçilen 3 bin üst düzey yöneticinin yanıtları, “İnovasyon için artık şirketler iki kez mi düşünüyor?” sorusunu sorduracak bulgular içeriyor. Örneğin, araştırmaya katılan 3 bin yöneticinin ancak yüzde 43’ü, şirketinin inovasyona yaptığı yatırımın finansal geri dönüşünden tatmin olduğunu dile getiriyor. Şirket yöneticilerinin yatırımlardan yeterince geri dönüş alamadığını düşünmesi, harcamalar konusunda da şevkini kırmış. Araştırmada şirketlerinin gelecek yıllarda inovasyon harcamalarını artıracağını söyleyen yöneticilerin yüzdesi de giderek azaldığını gösteriyor. 2006’da bu alanda artış olacağını dile getiren yönetici oranı yüzde 72 iken, 2008 yılında bu oran yüzde 63’e kadar gerilemiş.


Liderler değişmedi
Büyük bir kısmı yönetim kurulu başkanı ve CEO’lardan oluşan yöneticilerin verdiği yanıtlara dayanılarak yapılan araştırmaya göre, patronların inovasyonla yeni dünyalar yaratmak gibi dertleri yok; beklentiler genellikle daha mütevazı yöneticiler inovasyonun varolan müşterilerin harcama oranlarını artırmasını yeterli görüyor. Onlar, müşterilerine yeni ürün ve hizmetler sağlayan inovasyonun, gelecekteki başarıları için en kritik durumlardan biri olduğuna inanıyorlar. Bunlar yöneticilerin şirketlerinin genel eğilimleri.
Ve gelelim, yöneticiler için en inovatif şirketlerin hangisi olduğuna. Bu sorunun yanıtı son iki yıldır aynı: Apple, Google ve Toyota Motor...




Hissedarların son üç yıllık kazancı, ciro ve kârdaki artış gibi finansal kriterler şirketin verimliliğini sağlayacak yeni ve farklı iş modeli, devrim yaratacak ürünler ve hizmetler gibi ölçütler tercihler sıralanırken belirleyici  oluyor.
Sektörler, bazında incelendiğinde ise, finans alanında Goldman Sachs Group, otomotivde Toyota Motor, ilaçta Pfizer, sanayi ürünleri ve üretiminde General Electric, teknoloji ve telekomünikasyonun yanı sıra tüketim malları sektörlerinde Apple, perakendede Wal-mart, eğlence dünyasında The Walt Disney Company, enerjide BP, seyahat ve turizm alanlarında ise Marriot International yöneticilere göre dünyanın en inovatif şirketleri.
Peki, araştırmaya katılan yöneticilerin yarısından fazlasının kafası inovasyon harcamaları konusunda karışıkken, kendi sektörlerinde en inovatif seçilen şirketlerin inovasyon sırrı ne? Onlar yatırımlarını yaparken hangi kriterleri baz alıyor. İnovasyonu nasıl algılıyor ve buna yapılan yatırımların geri dönüşünü sağlamakla kalmayıp kârlılığı artıracak etmenleri nasıl bir araya getiriyor?

‘1000 şeye hayır demek’
BCG’nin araştırmasında Apple, 3 bin üst düzey yönetici tarafından son 2 yıldır en inovatif şirket seçiliyor. Business Week’in yaptığı bir röportajda, Apple’ın sırrını CEO Steve Jobs “Gerçekten önemli tasarımlara konsantre olabilmek için 1000 şeye hayır demek” olarak açıklıyor.
Apple, pek çok teknoloji şirketi büyüme döneminde kemer sıkarken, inovasyona yaptığı yatırımları hız kesmeden sürdüren ve yenilikten hiç vazgeçmeyen bir şirket olarak kabul ediliyor. Walkman fikrinden yola çıkarak teknoloji adaptasyonuyla online müzik kavramını yüklediği iPod’u yaratan Apple’ın kurucusu Jobs, “Teknoloji şirketinde bile ürün odaklı bir kültüre ihtiyacınız var” diyor. Jobs’a göre bir şirkette her ne kadar dünyanın en iyi mühendisleri ve zeki insanları olsa da onları bir araya getirmek için bir de “yerçekimi kuvveti” gerekiyor. Jobs, Apple’ın bir dönem başarısız olmasının altında bu kuvvetin yoksunluğundan kaynaklandığını ifade ediyor.
Jobs, inovasyon stratejilerini bir monopoly oyununa benzetiyor ve “Bazı çok iyi üretim insanları, bazı çok iyi ürünler üretir ve şirket monopoly’de galip gelir. Ancak bundan sonrasında bu iyi üretim insanları şirketi ileriye taşıyacak kişiler değildir... O kişiler satış ve pazarlama elemanlarıdır’ diyor. Jobs’a göre, Apple’ın, ilk kurulduğu dönemde en zengin ya da en büyük olmak yerine en iyi PC’leri üretme hedefini seçmesi gibi, güdüleri takip etmek ve ana hedefleri iyi saptayıp o doğrultuya yönelmek inovasyon için en keskin kural olması gerekiyor.


Basit ve net olmak!
Listenin ikinci sırasında yer alan 86 milyar dolarlık değeri ile 2007’nin en güçlü markası Google’ın inovasyon stratejisi aslında bu üç basit kelimeden oluşuyor: Tohum ek, seç ve büyüt...
Dünyadaki tüm bilgiyi organize etmek ve evrensel olarak erişilebilir ve kullanışlı kılma fikriyle inovasyona adeta çağ atlatan Google’ın asıl sırrı, bilginin saklanması için kullanılan yöntemlerin sıradan bilgisayarlarla bile yapılabilmesinde yatıyor. Big Table, Google File System gibi yeni metodlar sayesinde bunu başaran Google, öte yandan Google Labs’ta deneysel yöntemlerle pek çok ürünün aynı anda tohumunun atılmasını sağlıyor ve bunları piyasaya sunuyor. Deneme sürecinde tüketici ilgi ve beğenisi yüksekse, ardından ürünlerin çok yönlü olarak geliştirilmesi aşamasına geçiliyor. Yani Google için, “Kullanıcıya odaklan, gerisi bunu takip eder” anlayışı her zaman ilk sırada geliyor. Google, inovasyon anlayışını, var olan teknolojinin limitlerini zorlayarak daha hızlı, kesin, her yerden ulaşılabilen kolay kullanım hizmetleri sunma üzerine odaklayarak her seferinde başarıyı yakalamayı başarıyor. Yeni ürün geliştirirken fikirleri, basit ve net olmak üzerine kuruyor. Ayrıca, ‘Takım elbise giymeden de ciddi olabilirsiniz’ sloganının yaratıcısı Google ekibin motivasyonu ve yeni iş fikirlerine açık olmayı iş modeli olarak hayata geçirmeye özen gösteriyor. Google’ın şirket kültürü Amerika’daki hiçbir iş modeline benzemiyor. Googleplex ana ofislerinde çalışanlar günlük yaşamlarını diledikleri rahatlıkta sürdürebilecek tüm konfora sahip. Bu yüksek iletişimli ortam, üretkenlik ve takım olabilme yetilerini geliştiriyor ve çalışanların mutluluğu, hem takım başarıları hem de kişisel başarılar olarak şirkete yeni açılımlar sağlıyor.


Ürüne odaklanmak 
Sektörünün en inovatif, bu alanda dünyanın üçüncü şirketi seçilen Toyota Motor ise yenilik tanımının en doğru adreslerinden. Toyota’nın en belirgin farklılığı ürün inovasyonu.
Otomotiv devinin Kaliforniya, Japonya ve Güney Fransa'daki tasarım merkezleri düzenli olarak yeni konsept otomobillerle ilgili tasarım önerileri sunuyor. Her tasarım merkezi, geliştirdiği araçların kil modelini Tokyo'daki merkeze ulaştırıyor ve kazanan takım, projesini hayata geçirme ayrıcalığına sahip oluyor. 2006’da hibrid ve yakıt hücresi geliştirme, çevreci teknolojinin araştırılması için 8 milyar dolarlık Ar-Ge bütçesi olduğunu açıklayan Toyota, yeşil enerjiye verdiği destekle de müşterisinin gözünde, rakiplerinden farklı bir konumu yakalamayı başarıyor.

Büyüme stratejisinin temeli

İlaç sektörünün lideri seçilen Pfizer’ın büyüme stratejisinin temeli inovasyon. Pfizer’ın verdiği bilgiye göre, bir tedavinin insanların hizmetine sunulabilmesi 12 ila 14 yıl alıyor. Doğal olarak Pfizer, 8,1 milyar dolar ile dünyanın en çok Ar-Ge yatırımı yapan şirketi durumunda. Firma yeni ve yenilikçi tedavileri araştırma, geliştirme ve üretme üzerine odaklanmayı tercih ediyor. Pfizer’in ar-ge merkezlerinde 12 bin 500 araştırmacı, 2 milyon kimyasal bileşik ve 100 yeni kimyasalı içeren 200’den fazla yeni proje üzerinde aralıksız çalışma yapıyor. İlaç devi inovasyon stratejisini ise “odaklanma” üzerine kuruyor. 11 tedavi alanına yayılan ve henüz çare bulunmamış çok geniş kapsamlı hastalıklar, Pfizer’ın listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Pfizer, bu stratejiye uygun olarak yakın zamanda Farmasötik Grubu bünyesinde sadece onkolojiye odaklanacak yeni bir iş birimi kurdu. Bu birim önümüzdeki 10 yıl içinde giderek daha fazla insanı etkilemesi beklenen kanser hastalığı için araştırma yatırımlarını güçlendirmeyi amaçlıyor. Özellikle Asya’da sıklıkla görülen karaciğer, boğaz ve gırtlak kanseri alanında Ar-Ge çalışmalarına ağırlık veriliyor.


İnovasyonun en kârlı modeli
2007’de 374,5 milyar dolarlık cirosuyla dünyanın en fazla kazanan şirketi Wal-Mart, BCG’nin listesinde de ilk sıralardaki yerini aldı. Wal-Mart’ın sırrının yüksek fiyatlı ürün satışı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü Wal-Mart’ta yaklaşık 80 bin çeşit ürün satılıyor ve bu ürünlerin ortalama değeri yaklaşık 3 dolar. Wal-Mart, başarıyı getiren inovatif sırrı “operasyonel fikirler” olarak adlandırıyor. Böylece firma perakendecilik tarihinde hiç uygulanmayan yenilikleri mağazalarında uygulama şansı buluyor. Perakende devi, tedarikçi şirketin elemanlarıyla, bu kategorinin bünyesindeki personelini bir araya getirerek verimlilik takımları oluşturmuş. Stratejik hedefini ürünlerin perakende satış fiyatını sürekli ucuzlatmak olarak belirleyen Wal-Mart, tedarikçisinden ‘Tüm defterlerini açmasını’ istiyor. Böylece tedarikçinin hangi hacimde ne kazandığı görülüyor ve iki tarafın kârı realize edilerek ortak bir noktada bulunuyor. Bilgilerini alıcıdan saklamayan tedarikçiler Wal-Mart’la çalışmaya devam etmeşansı buluyor ve iki taraf da kâr ediyor. Wal-Mart, operasyonel inovasyon olarak adlandırdığı buyöntem sayesinde iskontolu satışlar yaparak, sürümünden kazanmaya devam ediyor.

EN İNOVATİF ŞİRKETLER

1. Apple
2. Google
3. Toyota
4. General Electric
5. Microsoft
6. Tata Group
7. Nintendo
8. Procter&Gamble
9. Sony
10. Nokia
11. Amazon.com
12. IBM
13. Research in Motion
14. BMW
15. HP
16. Honda Motor
17. The Walt Disney
18. General Motors
19. Reliance Industries
20. The Boeing Co.
21. Goldman Sachs
22. 3M
23. Wal-Mart
24. Target
25. Facebook

Kaynak: BCG 2008 Üst Düzey Yönetici İnovasyon Araştırması

CROWDFUNDING İLE FİKRİNE FON BUL

İyi bir fikriniz var. Biliyorsunuz ki bu dünyada bir yerlerde bu fikre yatırım yapacak onlarca insan var. Fikirlerine yatırım yapacak veya ideallerini maddi olarak destekleyecek girişimciler crowdfunding kavramını yarattı.


HABER: BAHAR ÖZTOP

TURKISHTIME-KASIM 2008


BİR İŞ FİKRİNİZ VAR ama bunu hayata geçirmek için sermayeniz yok mu? Evinizin önündeki çukur bir türlü kapanmıyor, belediyeye haber veriyorsunuz ve sizinle ilgilenmiyorlar mı? Henüz kendi damak tadınıza uygun bir bira bulamamaktan mı şikâyetçisiniz? Çok güzel besteler yapıyorsunuz, fakat albüm çıkarabilmek için yapımcılara bir türlü derdinizi anlatamıyor musunuz? Cebinizde paranız yok, yine de Arapça öğrenmek için Mısır’a gitmek mi istiyorsunuz? Seçimlerde oy vermek istemiyorsunuz ve destekçilere mi ihtiyaç duyuyorsunuz? Yaşadığınız bölgede bayan futbol takımı kurdunuz, ancak mücadele edecek liginiz mi yok?
Belki de sizin hayaliniz ya da sorununuz bunlardan çok daha farklı ve hiç akla gelmedik bir şey. Gerçekleşmesi için ya bir şekilde kaynak bulamıyorsunuz ya da destekçi. O halde minik minik sermayelerin, desteklerin ya da fikirlerin birleşerek hayali gerçeğe dönüştürdüğü‘crowdfunding’ ahalisine katılmaya ne dersiniz?


Clinton ve Obama da kullandı
Keşfiyle bilginin kaderini değiştiren internetin son nimeti, ‘Crowdfunding’ yani ‘kalabalığın sermayesi’ ilginç ve innovatif bir girişim modeli... Crowdfunding yöntemi aslında politik çalışmalarda ve sosyal girişimlerde sıklıkla kullanılan bir birliktelik hali. Örneğin seçim kampanyası boyunca ABD başkan adayı Hillary Clinton’ın 212 milyon dolar, Barack Obama’nın 256 milyon dolar bağış toplamasındaki etkili yöntem crowdfunding. Ya da nesli tükenen kutup ayılarını kurtarmak için bir hayır kurumunun kampanyasına katkıda bulunmak da bir nevi crowdfunding.
Ancak bu etkili yöntemi seven girişimciler, kavramın sınırlarını aşmış durumda. Her nevi fikrine,isteğine ve ihtiyacına destek arayan kimi naif kimi de çılgın bu insanlar, internet sitelerinde çağrılar yapıyor. Kimi çekmek istediği kısa film için bin dolar, kimi Alpler’de bir kayak macerası yaşamak için 500 dolar, kimi de doğum gününde dostunu Vegas’a göndermek için 650 dolarlık çağrıya çıkıyor. Bu projelerin gerçekleşebilmesi için bir zaman aralığı veriliyor. Örneğin, fundable.com sitesinde, her bir projeye 26 gün süre veriliyor ve bağışçıların en az 10 ila 15 dolarlık katkı yapması bekleniyor. Eğer proje bitiş tarihi sonunda proje için belirlenen miktara ulaşılmazsa, çağrı düşüyor ve bağışçılar yatırmayı taahhüt ettikleri ücretleri ödemiyor. Proje, gerekli miktara ulaştığında, halen süresi dolmamışsa katkılara açık oluyor. Bu sayede projelerin miktarları da bağışçıların gönlünden koptuğu kadar artabiliyor. Fundable.com sitesinin kurucusu ise, başarıya ulaşan her bir projenin yüzde 10’unu kazanç olarak alıyor.




Spot.us sitesinde ise üzerine gidilmediği düşünülen yerel konular hakkında haber çağrısı yapılabiliyor. Önerilen konu hakkında gazeteciler fikirlerini geliştiriyor ve haber oylamaya açılıyor. Her bir katılımcıdan belli miktarda ödeme taahhüdü bekleniyor. Oy çoğunluğu sağlandığında haber yapılıyor ve belirlenen proje tutarı, haberi yapan gazetecilere veriliyor. Yani dilediğiniz haber, sponsor eşliğinde yapılmış oluyor.


Bağışçılar sermayedar oluyor


Crowdfunding’in sektörleşmiş girişimcileri de mevcut. Örneğin Sellaband.com sitesi müzik sektörüne isimler kazandırılmasını hedefliyor. Sitede, yeteneğine güvenen müzisyenler 50 bin dolarlık bağış toplayabilirse, Sellaband ile koşulları önceden belirlenmiş bir anlaşma imzalayıp kendi albümlerine sahip olabiliyor. Üstelik bu albüm için destek veren bağışçı-inanan, yani girişimci de albümün gelirlerinden pay alabiliyor. Bugüne kadar sellaband.com’a başvuran 12 ülkeden 25 müzisyene inananların gönderdiği bağış sayesinde 2. 2 milyon dolar toplanmış ve albümleri hazırlanmış.


Bir elin nesi, kalabalığın sesi
Kendi mahallelerinde bir araya gelen bayanlar, futbol takımı kuracak; eğer 5 kişi daha takıma katılırsa... Amerikalı bir bayan nasyonal kimlik kartı almayı reddediyor; eğer 999 kişi daha kendisine destek olursa...Bağımsız aktivist Max, New Hampshire’da 30 Eylül 2011 tarihinde özgürlük aktivisti olmak istiyor, eğer 999 kişi daha orada olursa… Pledgebank.com, tek başına gerçekleştirilemeyecek, organize olmayı gerektiren bu tür aykırı fikirlerin çağrısının yapıldığı bir platform.


Sosyal inovatör: alisbagis.com.tr
Crowdfunding sistemine Türkiye’den katılan vardır elbet, ama bu tür internet sitelerinin yerellerine ülkemizde pek rastlanmıyor. Ancak, bir Türk sosyal innovatörünün yarattığı ‘bağış yapan internet’ sitesi alisbagis.com.tr projeleriyle yardımseverleri ve sivil toplum kuruluşlarını (STK) buluşturuyor. Site, dünyanın pek çok ülkesinde lider sosyal girişimcileri destekleyen uluslararası bir kuruluş olan Ashoka’nın Türkiye’deki girişimci üyelerinden Arzum Meleksoy tarafından kurulmuş. Sitede toplumsal projeler duyuruluyor ve ticari kuruluşların yanı sıra isteyen herkesin görüp katkıda bulunabileceği bir aracı alan oluşturuluyor. Bağışlar, ücret ödeme şeklinde değil. Internet kullanıcıları, hiç para harcamadan sadece sanal alıveriş sitelerine bu site üzerinden bağlantı kurarak veya elektronik tebrik kartı gönderirken aynı sitede yer alan ilgili adreslere tıklayarak, gerçekleştirilen proje ve çalışmalara maddi destek verebiliyor. Son dört yılda toplam 4 milyon 800 bin e-kart gönderilmiş ve bu sayede pek çok proje hayat bulmuş. Bu projelerden birkaçı şöyle: TEMA 3 bin 483 ağaçlık bir orman yaratmış. Okulların bakım onarım çalışması yapılmış. Doğu Anadolu’da 24 kız çocuğunun bir yıllık eğitim masrafı karşılanmış.


Crowdfunding örnekleri
www.crowdfunding.com
www.fundable.com
www.spot.us
www.pledgebank.com
www.sellaband.com
www.micropledge.com

27 Kas 2008

KÜLTÜRE % 100 TEŞVİK



Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, iş dünyasını kamunun yetersiz kaldığı alanlarda kültürel değerleri korumaya çağırıyor. Şirketler kültürel değerlerin korunması ve geliştirilmesine yönelik sponsorluk harcamalarının tamamını vergilerinin matrahından düşebilecekler.


HABER: BAHAR ÖZTOP
TURKISHTIME - KASIM 2008



Televizyonda milyonlarca seyirciye ulaşan dizilere, yarışmalara, fanatikleri bol olan futbol, basketbol ve voleybol takımlarına, araba ya da motor yarışlarına yüzlerce marka sponsor oluyor. Marka imajını güçlendirmek adına şirketler, sponsorluklara milyonlarca dolarlık bütçeler ayırmakta tereddüt etmiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu devasa bütçelerden kültürel mirasın korunması için de pay ayrılabilmesi için 2004’ten bu yana sponsorluk ve teşvik uygulamaları geliştirmek için çaba harcıyor.


Sponsorluk durumlarında yapılan harcama, bağış ve yardımlar 5228 sayılı kanunda belirtildiği gibi projeler için yapılan harcamaların yüzde 100’ü vergi matrahı indirimine tabi olsa da, bakanlık verilerine göre, Türkiye’de devam eden 86 kazıdan sadece 13 tanesi sponsorlardan destek görüyor.  Kültür Bakanlığı, bu alana destek verecek girişimci ve yatırımcıların sayısını artırmak, markaların dikkatini çekerek ilgiyi artırabilmek için yoğun çaba gösteriyor.


Ancak, teşviklere rağmen kültürel mirasın korunması ve desteklenmesi için sponsor olan firmaların sayısı henüz çok az. Konuyla ilgili Turkishtime’a konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, son yıllarda dünyada kültürel miraslara sahip çıkma konusunda bir bilinç artışının geliştiğini ve bu dalganın Türkiye’yi de etkilemeye başladığını, ancak henüz beklenen ilginin yaratılamadığını dile getiriyor.


Bakan Günay, “Bu alanda Türkiye’nin bütçesi oldukça kısıtlar taşıyor. Genç bir ülke olduğumuz için, eğitim, sağlık, ulaşım gibi alanlardaki yatırımlarımız tarihsel mirasın sahiplenilmesinin zaman zaman önüne geçebiliyor. Bizim bütçemiz Avrupa’nın çok altında kalabiliyor” diyor.


Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 2008 Merkezi Yönetim Bütçesi ile ayrılan ödenek 826 milyon 586 bin YTL. Aynı yıl içinde bakanlık tarafından arkeolojik kazı ve araştırmalara ayrılan ödenek miktarı ise eylül ayı itibariyle 21 milyon 103 bin YTL ile sınırlı kaldı.


Saygınlık ve kazanç sağlar
Bakan Günay, geçtiğimiz hükümet döneminde, bu alana yatırım yapanların kendilerine de fayda sağlamaları çerçevesinde bir düzenleme yapılarak iki yasa (5525 ve 5528) çıkarıldığını hatırlatıyor ve şunları söylüyor: “Kaynak yaratma mantığıyla olan birinci yasamızda (5228), eğer bir kültür varlığına, kültür girişimine doğrudan kendi bütçenizden kaynak ayırırsanız, yani sponsor olursanız bunun tamamını verginizin matrahından düşebiliyoruz. Diğer yasayla (5225) ise, bir kültür girişimini siz üstünüze alabilirsiniz. Taşınmaz mal tahsisi yapabilir ve burayı işletebilirsiniz” diyor. Bakanlık sponsor firmaya personel çalıştırma, enerji kullanma, prim ödeme konusunda da kolaylıklar sağlamakla kalmıyor.  Yapılan yatırımlar aynı zamanda vergi indiriminden de yararlanabiliyor. Bakan Günay projeyi destekleyecek sanayicilere seslenerek  “Bu size hem saygınlık kazandıracaktır, hem de size vergi ve yatırım kolaylığı getirecektir. Ancak, henüz bu düzenlemeler toplum tarafından bilinmiyor” diyor.




Teşvik veya indirim kapsamına, kültür merkezlerinin yapımı, onarımı ve işletilmesi, kütüphane, arşiv, müzeler ile kültürel etkinliklerin yapıldığı alanların onarımı ve işletmesi, somut olmayan kültürel mirasların araştırılması, yayınlanması, eğitimi ve öğretimi gibi pek çok faaliyet alanı giriyor. Teşvik kanunundan yararlanmak isteyen girişimciler ya da yatırımcılar, kültür merkezleri için Bakanlık Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü’ne, diğer tesis ve projelerle ilgili olarak Kültür Varlıkları ve Müzelere Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunabiliyor. Öncelikle, yerli ya da yabancı tüzel kişilerin (şirket, vakıf, kooperatif), bu birimlere başvurarak kültür yatırımı ve kültür girişimi belgesi alması gerekiyor.


 Teşvik kapsamında neler var?


5225 sayılı Teşvik Kanunu’ndan faydalanmak isteyen yerli yabancı tüzel kişilere süresi ve bedelleri bakanlık tarafından belirlenen taşınmaz mal tahsisi de yapılabiliyor. Belge alan yatırım veya girişimlerde çalıştırılacak işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin, yatırım aşamasında üç yılı aşmamak kaydıyla yüzde 50’si, işletme aşamasında yedi yıl boyunca yüzde 25’i gelir vergisi stopajından düşülüyor. Ayrıca projelerde çalışan işçilerin prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesi, yatırımda üç yılı aşmamak kaydıyla yüzde 50’si, işletme aşamasında ise 7 yıl süreyle yüzde 25’i Hazine tarafından karşılanıyor.


Kültürel ya da tarihi yatırımın bulunduğu bölgede su ve enerji giderlerinin yüzde 20’lere varan oranını da 5 yıl boyunca Hazine karşılıyor. Projelerde, izne bağlı olarak yabancı uzman personel ve sanatçı çalıştırılabiliyor.


Sponsorluktan 100 bin dolarlar


Bakan Ertuğrul Günay, teşvik ve sponsorluk avantajlarının tanıtılabilmesi için faaliyetlerin ve kampanya çalışmalarına aralıksız devam edeceklerini söylüyor.  Bu kapsamda, özellikle sponsor sayısını artırabilmek için tüm iş çevrelerini kapsayacak özel sunumlar ve lansmanların planladığı bilgisini de veren Günay, “Ankara’da bir kültür merkezini sponsorluk desteğiyle ayağa kaldıracağız. Avrupa standartlarında bir müzik merkezimiz olacak. Bunu bir firma destekleyecek. İstanbul’da yıllardır yarım kalmış bir kültür sanat merkezi yine sponsorluk desteği tamamlanacak” diyor. Her iki yatırımın da büyük projeler olduğunu söyleyen Günay, sadece İstanbul’daki projenin 100 milyon doların üzerinde bir yatırıma mal olduğu bilgisini veriyor.


5228 sayılı kanun hakkındaki genelge  (2005/13)  kapsamında, markaların sponsor olabileceği çok çeşitli proje başlığı var. Arkeolojik kazıların yanı sıra, yazma ve nadir eserlerin kullanılması ve elektronik ortama aktarılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması, kültür envanterinin oluşturulması çalışmaları, kültür merkezleri yapım, bakım ve onarımı gibi pek çok alanda sponsorluk faaliyetleri sürdürmek mümkün.


 Turizme de teşvik var


Bakan Günay, kültür teşviklerinin yanı sıra turizm sektöründe de yatırım teşvikleri olduğunu dile getirerek “Anadolu’da yatırım yapacak kişilere hazine arazisi varsa, bedelsiz veriyoruz. Bunun yanında enerji ve prim kolaylıkları sağlıyoruz. Anadolu’daki kültür varlıklarını ayağa kaldırmak, turistik değer haline getirmek adına çalışmalarımız var. Sokak, mekan iyileştirmesi, arkeolojik destek, yeni bir müze yaptığımız zaman, oraya gelen insan sayısı artıyor. Ziyaretçi sayısı artınca, konaklama tesisi ihtiyacı doğuyor. Yani yatırımlar birbirini destekliyor” diyor.


INFO:
İZMİR'DEKİ TEKEL BİNASI HAYAT BULUYOR



Kültür Bakanlığı’nın verdiği bilgiler,  teşvik kapsamında, özellikle taşınmazların tahsisi konusunda yapılan başvuru sayısının yüksek olduğunu gösteriyor. Bakanlık, yıllarca atıl durumda kalan İzmir’deki Tekel binasını 49 yıl süreyle kültürel amaçlı özel tesis alanı olarak kullandırılmasına yönelik, İzmir Sanat Sergi Kongre Yatırım İşletme Ticaret AŞ’ye ön izin verdi. Sinop Paşa Tabyaları, Diyarbakır Keçi Burcu ve Ankara’daki CER Atölyeleri, Bakanlık web sitesinde kullanıma ilişkin şartlarla birlikte ilan edilerek, başvurular değerlendirilme sürecine alındı.


INFO:
SPONSORLU KAZILAR


Kazı Adı               Kazı Yeri             Sponsor Firma


Arykanda               Antalya           Koç Vakfı, AKMED


Patara                    Antalya           Antalya Honda, Fethiye Kuru Temizleme, Patara View Point Hotel


Aziz Nikolaos        Antalya           Vehbi Koç Vakfı, Onasis Vakfı


Side Tiyatrosu       Antalya            AKMED


Olympos               Antalya            AKMED, Vasco Turizm, Ekol Mimarlık

Alara Kalesi  
        Antalya            AKMED



Magnesia              Aydın               Batı Söke Çimento Sanayii


Nysa                    Aydın               Henkel, TÜRSAB


Gülpınar               Çanakkale        Efes Pilsen

Alacahöyük
          Çorum             Yüksel İnşaat



Açana Höyük       Hatay               Dean Aile Vakfı


Pedasa                 Muğla              Konacık Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği   


Parion                 Çanakkale        İÇDAŞ Anonim Şirketi





Global 500 Türk - İkinci Araştırma

Küresel şirketler, rekabetçi baskılar karşısında esnek olabilecek yöneticilere, her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu da Türk yönetic...