HABER: BAHAR ÖZTOP
TURKISHTIME-EKİM 2008
Yazılım geliştirme yeteneğine iş zekasını da ekleyerek, bugün dünyanın en zengin kişisi olan Microsoft’un kurucusu 40 milyar dolarlık Bill Gates’in başarı öyküsünü bilmeyen yoktur. İlk bilişim dersini henüz 12 yaşında alan, okul arkadaşı Paul Allen ile birlikte boş zamanlarını çoğunlukla bilgisayar programları üzerinde çalışarak geçiren Gates, o zaman bir gün dünyanın en zengin kişisi olacağını tahmin ediyor muydu dersiniz? Bill Gates’in yaşam öyküsünü yakından izleyen analistlere göre bu sorunun yanıtı ‘evet’...Des Dearlove, ‘Bill Gates Yöntemi’ adlı kitabında ‘o kişisel hesaplamanın tarihini değiştirebileceğini biliyordu ve şanslı olma ihtimalini en yüksek zirvesi¬ne çıkarabilmek için, altı aydan daha fazla bir süre boyunca hiç yorulmadan çalıştı” diyor.
İlk şirketini 12 yaşında kuran ve trafik sayım ve kontrol sistemi için programlar üreterek hemen 20 bin dolarlık satış yapan Bill Gates’in başarı öyküsüne dönüşen yaşamında, belki de tek bir tesadüf var. IBM’in PC’ler için yazılması gereken işletim sistemi teklifinin Gary Kildall tarafından reddedilmesi. Zira bu reddin ardından Gates, IBM için çalışmaya ve yavaş yavaş yöneticilik zekasını da ortaya koymaya ve sonrasında Microsoft’u devleştirmeye başlıyor.
Bu sayımızda biz de acaba Türkiye’den de böyle bir hikaye çıkabilir mi diye araştırdık. Interpromedya’nın Bilişim 500 listesinin ışığında Türkiye’nin genç bilişimcilerinin peşine düştük. Ve her biri genç yaşta kendi işlerini kurmuş ve milyon dolarlık şirket sahibi olma başarısını göstermiş genç bilişim girişimcileriyle karşılaştık.
2007 yılında 25 milyar 792 bin 449 bine ulaşan Türk bilişim pazarında, sadece akıl sermayesi ile büyük başarılara ulaşan pek çok Türk şirket var. Bilişim 500 listesinde, henüz üst sıralarda yer alamasalar da, sessiz ama emin adımlarla, yenilikçi fikirleriyle sektördeki yabancı rakiplerine fark atma arzusunda olan pek çok genç girişimci var. Biz de o listeden, akıl sermayesi ile kurulan 4 şirketi seçtik ve Bill Gates’in iş zekasını kullanan girişimcilerle gelişim stratejilerini konuştuk:

Era Bilişim Hizmetleri
Microsoft peşini bırakmıyor
Bir bilgisayar satın alabilmek için yaz tatilini elektrikçide çalışarak geçiren 13 yaşındaki çocuk, bugün 28 yaşında 2,5 milyon dolarlık bir şirketin sahibi. Bilişim 500 listesinde 423’ncü sırada yer alan Era Bilgi İşlem Hizmetleri ve Elektronik Sanayi’nin Genel Müdür Ahmet Özsüzer, bilgisayar tutkusuyla büyümüş. Bu nedenle de İstanbul Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okumuş. Üniversite öğrencisiyken, bir yandan da yazılım programlarına ek çözümler geliştirerek geçimini sağlayabilmiş.
Mezun olur olmaz, Microsoft’tan Özsüzer’e teklif gelmiş, ancak o kendi işini yapmak istediğinden bu teklifi reddetmiş. Bir süre yazılım firmalarında danışmanlık hizmeti ve iktisat eğitimi veren Özsüzer, 750 lira sermaye ile bir bilgisayar dükkanı açmış. Burada bir yandan bilgisayar satışına, diğer yandan da yazılım geliştirmeye odaklanmış. Özsüzer, ilk başarısızlığını bu sayede yaşadığını anlatıyor: “İlk şirketi açtığımda 23 yaşımda, yaptığım yazılımlarla ve ek çözümlerle para kazandım. Bazen, iki gün üst üste hiç uyumadığımı çok biliyorum. Bu dönemde sektörlere bağımlı değil, genel bir muhasebe programı olması içinbir firmayla ortak olarak 8 ay çalıştık. Ancak, 8 ay sonunda netice alamadık. Bundan sonra Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok dedik. Mevcut yatırımlar üzerine ek çözümler yapıyoruz. Böylece daha faydalı olacağını düşündük” diyor.
18 kişilik bir ekipten oluşan Era’nın verdiği hizmetler arasında şirketlere sistem kuruluşları, ağ çözümleri, eğitim ve danışmanlık yer alıyor. “Bilişimin insan hayatına, kurumsal şirketlere ne faydası olabilir diye birinin insanları bilinçlendirmesi gerekiyor. Patronlar, firma sahipleri, yöneticiler bilişim alt yapısı, veya bilişim departmanlarına fazla önem vermedikleri için bunun nimetlerinden faydalanamıyorlar. Faydalanılamayan bilişimden her zaman insan faktörüne kayıyorlar . insanlara ne kadar bağımlı olunursa, her sektör büyümesinde o kadar sorun yaşıyor” diyor Özsüzer. Era’nın sistem kurduğu şirketlerde, 22 kişilik bir ekip, 8 kişiye kadar düşebiliyormuş. Özsüzer, şirketlerin 22 kişiden alamadıkları verimi, kurulan sistem sayesinde 8 kişiden aldıklarını söylüyor.
30 yaşında Microsoft’ta...
Türkiye’ de muhasebe sistemi ve ticari hayatın henüz bilişim sektörüne geçmediğini, geçen şirketler de çok büyük eksikler olduğunu anlatan Özsüzer, “Biz sadece bir boşluğu görüp eksikliği doldurduk” diyor. Özsüzer, Era Teknoloji’yi devredip, sadece yazılım geliştirme ve danışmanlık üzerine odaklanmak istediklerini söylüyor. Ve Era’nın bugünkü konumunu ekip başarısı olarak tanımlıyor. Microsoft’tan ikinci kez çalışma teklifi aldığını da söyleyen Ahmet Özsüzer, ilkinde reddettiği kabul edeceğini ve 30 yaşında Microsoft’ta işe başlayacağını söylüyor
Bülent Dal (38)
Obase Genel Müdürü
Hobisi matematik ve yazılımObase Genel Müdürü
Bilişim 500 listesinin 272’nci sırasında yer alan Obase, 1995 yılında İTÜ’lü 3 ortak tarafından kurulmuş. Bugün şirketin genel müdürlük görevini üstlenen Bülent Dal, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Matematik Mühendisliği’ni bitirdikten sonra, yüksek öğrenimini ‘sistem analizi’, doktorasını ise ‘veri tabanı’ üzerine yapmış. 1995 yılına kadar Havaş’ta yazılım mühendisi ve proje geliştirici olarak çalışan Dal, sektördeki boşlukları takip ederek, üniversite arkadaşlarıyla beraber kendi şirketine sahip olmaya karar vermek istemesi, Obase’i yaratmış. İlk yıllarda 3 kişinin ortaklığıyla başlayan Obase, zaman içinde 1 İTÜ’lü ortak daha almış. Böylece uzmanlık alanına göre bir iş bölümü yapılarak şirketin gelişimi de hızlandırılmış. Bülent Dal, eğitimi sırasında kazandığı bilgi birikiminin tamamını şirkete sermaye olarak yatırmış. Bu birikim, diğer ortakların farklı yetenekleriyle de birleşince Obase, mağazacılık ve perakende sektörüne iş zekası, karar destek sistemleri ve veri ambarı uygulamalarını Türkiye’de ilk olarak uygulama başarısı gösteren bir şirket haline gelmiş. Bugün 39 yaşında olan Dal, şirketin ilk kuruluş günlerinde ellerinde emek sermayesinden başka bir şeyin olmadığını söyleyerek, “Bu nedenle, ilk olarak mağaza içindeki operasyonları yürüten bir yazılımla işe başladık. Daha sonra genel merkez üretimi, depo üretimi ya da müşteri tedarikçi ilişkileri yönetimine kadar, mağazacılıktaki bütün iş döngüsünü çevirebilen bir sistem geliştirdik. Bu sistem sayesinde, bugün mağazalar karlılık oranlarını ve mal akışını tamamen görebiliyor” diyor. Şirketin bugün sahip olduğu gelir ise yaklaşık 7 milyon dolar...
‘İlklere imza attık’
Bülent Dal, çok kısa zamanda çalışan sayısını artırdıklarını ve şu anda 80 kişilik bir ekibe ulaştıklarını söylüyor. Dal, Türkiye’deki ilk iş zekası ve veri ambarı projelerini Obase’in uyguladığını belirterek “Bunlardan bir tanesi Migros’tu. Diğeri de o zamanki ismiyle Çarşı, şimdiki ismiyle Boyner’di. Daha sonra 2001 yılında Migros’taki veri ambarı projesini, iş zekası platformunu Migros’un iş ortaklarına açtık. Bu hem Türkiye açısından, hem de dünyada ilkti. Bir perakendecinin iş ortaklığına açılıyor olması ve o iş ortaklığının, o bankacının verilerini onunla aynı zamanda sorgulayarak veri ambarı üzerinden ürünlerin satış trendlerini ve stok durumlarını görebilmesi gibi pek çok ayrıntı içeriyordu” diyor.
Yabancı ortaklardan talepler yoğun
Obase’in referansları arasında Migros, Turkcell, THY, Finansbank, Pepsi, Marks& Spencer, İş Bankası gibi önemli şirketler bulunuyor. Jandarma Genel Komutanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Avea, Vodafone’da veri ambarı üzerine projeler gerçekleştiriliyor. 13 yılda şirketin geldiği konumun tatminkâr olduğunu vurgulayan Dal, “Türkiye’de hep ilkleri yaptığımız için bu konularda daha çok yabancı firmalarla rekabet eder olduk. Orta ve üstü firmalara hizmet veriyorduk. Bugün baktığınızda, stratejimiz klasik yazılımlardan ziyade daha fazla optimizasyona yönelik olan yazılımlar çerçevesinde çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor. Obase, Rusya, Romanya, Kırgızistan, Kıbrıs, Kazakistan, Azerbaycan gibi 11 ülkede hizmet veriyor.
Hatta, şirketin deneyimlerinden istifade etmek üzere ortaklık teklif eden yabancı firmalar olduğuna da değiniyor Dal. Şirketin hedefini ise, “iş zekâsı, veri ambarı, veri kalitesi, veri madenciliği gibi uzmanlık konularında odaklanmayı kaybetmeden, daha farklı çözümler de sunabilmek, uluslararası bir marka haline gelebilmek” olarak açıklıyor Dal...

Elsys Danışmanlık
En önemli sermayesi entelektüel birikimi
ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nden 1998 mezun olan Savaş Komban, 2 yıl çeşitli şirketlerde danışman ve sistem geliştirme gibi konularda çalışmış. 2000 yılında ise Komban, 4 ortak ile bir araya gelerek Elsys’i kurmuş. Elsys, alanında uzman danışmanlık, yazılım, web teknolojileri ve OT/VT mobil uygulamalarda kurumsal hizmetler veriyor. Ekonomik kriz dönemlerine gelen bu girişim, sektördeki orta vadeli taleplerin erken keşfedilmesiyle büyüme eğilimi yakalamış. Elsys’in 32 yaşındaki Genel Müdürü Komban, “Gerçekten çeşitli sektörlerdeki müşterilerin karşısında bir sistem bütünleştirici ve çözüm sağlayacak, pek çok alandaki çözümleri bir araya getirip bunlardan müşteriye değer yaratan bir çözümü sentezleyecek bir kurum-şirket açığı olduğunu görüyorduk. Klasik anlamda donanım tedarikçileri ve bazı yazılım şirketleri o zaman sektörde faaliyet gösteriyordu. Bu dönemde SAP ile iş ortaklığı kurma kararı aldık” diyor. SAP ortaklığının ardından, şirket her geçen yıl yeni sektörlere yeni çözümler sunma vizyonunu daha da geliştirmiş.
“Bizim sektörümüzde en önemli sermaye entelektüel birikim” diyen Komban, bilgi teknolojileri sektöründe ilk adımları atarken bunun dışında çok fazla sermayeye ihtiyaç duyulmadığını anlatıyor: “Dolayısıyla bu açıdan baktığınızda yeni açılımlar yeni referanslarla beraber geliyor. Bir anlamda başarılı iler yapıyorsanız orta vadede kendi kendinizi finanse edebilecek bir duruma geliyorsunuz.”
Kriz dönemi nasıl aşıldı?
Kriz döneminde, sektördeki mevcut oyuncuların hepsinin bir şekilde vites düşürdüğünü de söyleyen Komban, “Bir bir büyüklüğe ulaşmış şirketler vites azaltırken, biz sıfırdan başlayan bir şirket olarak ivmelenmeye başladık. Belli şirketlerle başa baş konuma geldik. Bu ivmelenmeyi kendi referanslarımızla bir sarmal haline getirip devam ettirebildiğimiz için belli bir noktada mevcut şirketlerle başa baş noktaya geldik. Bundan sonrasında o ivmelenme noktasına odaklandığımız için referans projelerimizle beraber sektörde iyi bir konuma gelebilmemiz kolay oldu” diyor.
Elsys’in bugün sektörde başarı yakalamasının en büyük nedenini ise, başarılı olmasının altındaki en büyük neden ise, ‘geleceği düşünmeyi bir gün bile ihmal etmemek’ diye açıklıyor Komban ve ekliyor: “Elsys’te proje yapmış olmak için yapmıyoruz. Bizim sektörümüz her an yeni şeyler sunulabilecek bir sektör çünkü. Ortaya farklı bir uygulama gerçekleştirmek bizim için ticari kaygıdan çok daha önce geldi. Özellikle yapılmamış uygulamalarda ve çok fazla ekpertizi olmayan alanlarda uzmanlaşmayı seçtik. Böylece sektördeki diğer oyunculardan farklılaştık.”
Elsys’in otomotiv, otomotiv yan sanayi, tekstil, konfeksiyon, mağazacılık, metal sanayi, ilaç ve gıda sektörü gibi sektörlerde yaklaşık 100’e aşkın müşterisi bulunuyor. Bilişimin ilk 500 şirketi arasında 180’nci sırada bulunan Elsys, danışmanlık hizmeti veren şirketler listesinde ise 9 milyonluk gelirle 4’ncü sırada yer alıyor. Şirkette 160 kişi çalıştığını ve Elsys’te kendi kadrolarını yetiştirmek için sınav açtıklarını anlatan Komban, genç girşimcilere bir tavsiyede bulunuyor: “ Fırsatlar her zaman vardır. Ancak, ne yapılacağını en baştan çok iyi tanımlanmış şekilde adım atmalılar ve çok iyi planlama yapmalılar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder