27 Oca 2009

KÜLTÜR BAHANE YATIRIM ŞAHANE









İstanbul’u 2010 yılında Avrupa Kültür Başkentliği’ne hazırlamak için bu yıl 805 milyon lira yatırım yapılacak. Hemen çoğunu kamunun sağladığı bu miktarın yüzde 70’i kentsel dönüşüm ve dört yeni kültür merkezinin yapımına harcanacak.

Haber. Bahar Öztop, Turkishtime, Ocak 2009


Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üzerindeki Atlas Pasajı’nın Kültür Bakanlığı’na ait saray bölümü… Duvarları varaklı kabartmalı aslan başlarıyla bezeli, kırmızı halılarla kaplı basamaklardan yukarı doğru tırmanırken, İstanbul’un tarihi atmosferi bir kez daha büyülüyor insanı. Yüksek tavanlarında zamanı kaybedebileceğiniz bu tarihi mekânda, zamanla yarışan heyecanlı bir ekip karşılıyor bizi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla 2007 yılında kurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın kalbi burada atıyor.

Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Çolakoğlu
İstanbul’u görücüye çıkacak bir gelin misali hazırlayan projeler için, her odada bir toplantı yapılıyor. 100 kişilik bu dinamik ekibin başında ise deneyimli isim Nuri M. Çolakoğlu var. Sanki, onun enerjisi tüm çalışanlara yansıyor. 2000’li yılların başında sivil toplum gönüllülerinin hareketi olarak başlayan bu projenin, merkezi ve yerel yönetimlerden de destek alarak, 2006’da resmen Avrupa Kültür Başkenti (AKB) ilan edilen İstanbul’a hayat verecek bir fırsat olduğunun farkında herkes.
İstanbul 2010 AKB, çok boyutlu ve pek çok katmanı birarada barındıran bir proje. Bu projeyle, kentin kültür-sanat altyapısının geliştirilmesi, daha geniş kitlelerinin sanatla buluşması, sanatçıların üretim imkânlarının iyileştirilmesi ve dünyaya açılmalarını sağlayacak projelerin hayata geçirilmesinin yanı sıra kentsel uygulamalarla İstanbul’un çehresinin yenilenmesi hedeflerin başında geliyor. Yapılacak restorasyon ve renovasyon çalışmalarıyla bir yanda kültürel mirasın korunması ve geleceğe taşınması sağlanırken, diğer yanda da İstanbul’un doğru kanallarla dünyaya anlatılması sağlanacak. Ajans’ın Yürütme Kurulu Başkanı Çolakoğlu, heyecanla kalan bir yıllık sürede Avrupa’ya unutulmaz bir Avrupa kültür yılı yaşatmak için kolları sıvadıklarını anlatıyor. Dile kolay 2010’da İstanbul’a 10 milyonun üzerinde ziyaretçinin gelmesi bekleniyor.

İSTANBUL AKB BÜTÇESİNE SPONSORLARDAN BUGÜNE KADAR ANCAK 400 BİN EURO TOPLANABİLDİ, AVRUPA BİRLİĞİ İSE 1,5 MİLYON EURO VERECEK. ANCAK 2009 YILINDAKİ 805 MİLYON LİRALIK BÜTÇEDE BUNLAR ÇOK DÜŞÜK MİKTARLAR.



‘İstanbul’un gereksinimleri oldukça fazlayken, bu projeyi uygulamada geç kalmadık mı?’ diye soruyoruz. Çolakoğlu, öncelikle İstanbul’un Avrupa Birliği ülkesi olsaydı, sekizinci büyük ülke olabilecek bir şehir olduğunu vurguluyor. Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmında temel altyapı yatırımlarının zaten hazır olduğunu söyleyen Çolakoğlu, “Ek olarak Liverpool’da olduğu gibi dev bir konser salonu veya Linz’deki müzelerine bir kanat daha ekliyorlar. İstanbul böyle değil. Restore etmek üzere Atatürk Kültür Merkezi’ni (AKM) kapattık. İstanbul’da opera oynayacak, konser verilecek yer kalmadı. İstanbul, 15 milyonluk bir nüfusa yakışacak bir alt yapısı olmayan bir şehir. O nedenle İstanbul’da yapılması gereken çok daha fazla iş var” diyor. Hükümetin de bu durumu İstanbul’u hak ettiği konuma ulaştırmak için vesile saydığını, İstanbul AKB’nin ihale kanununa tabi olmadığı için bürokratik formaliteleri kolayca aşarak, hızlı şekilde yol alabildiklerini de sözlerine ekliyor Çolakoğlu.

Çalışmaların, organizasyon, kaynak yaratma ve planlama aşamaları gibi en zorlu tarafları tamamlanmış. Halihazırda yürütülen pek çok kültürel aktivite ve restorasyon çalışması var. Ancak, Çolakoğlu’nun da belirttiği gibi 2009’da yapılacak çok iş var. Bu yılın bütçesinin kullanımına ilişkin yeni restorasyon ihalelerinin açılması, kaynakların geliştirilmesi, sanat ve kültüre ilişkin katılımcı başvurularının değerlendirilmesi ve reklam çalışmaları gibi alanlarda alt komiteleri yoğun bir çalışma süreci bekliyor.

Bakanlık bütçesi kadar büyük
Çolakoğlu’nun verdiği bilgiye göre, 2009 yılı için koordinasyon kurulu tarafından onaylanan toplam bütçe 805 milyon lira. Bu bütçenin bir bakanlık bütçesi kadar büyük bir meblağ olduğuna işaret eden Çolakoğlu, İstanbul’un diğer AKB projeleri içinde bütçesi en büyük ve en çok yatırım yapılacak şehirlerden biri olduğunu vurguluyor.
Bütçe, hükümetten, yerel yönetimlerden, sponsorlardan ve Avrupa Birliği (AB)’den gelen maddi desteklerden oluşuyor. Toplam bütçenin yüzde 70’i, yani yaklaşık 564 milyon lirası İstanbul’un en çok ihtiyaç duyduğu yatırımlar olan restorasyon, renovasyon ve yeni kültür altyapılarının oluşturulması, kentsel uygulamalar ve kültürel mirasın korunması için ayrılacak. Bütçenin yüzde 20’si anlamına gelen 161 milyon lira kültür sanat ve diğer etkinlikler için, geri kalan yüzde 10’u ise tanıtım faaliyetleri için kullanılacak. Yani özetle, İstanbul 2010 AKB projesi 2009’da, ekonomik kriz ortamında başta inşaat olmak üzere, pek çok iş imkânı da vaat ediyor.
Genel Sekreter Eyüp Özgüç, AB’nin projeye 1,5 milyon Euro maddi destekte bulunacağını, ancak, 2010 yılında kullanılabilecek bu tutarın, toplam bütçe göz önünde bulundurulduğunda oldukça küçük bir rakam olduğunu belirtiyor.

İstanbul’a dört yeni kültür merkezi
Proje kapsamında farklı alanlarda yüzlerce proje gerçekleştiriliyor. Bütçeden 564 milyon lira ayrılan bu projeler sayesinde İstanbul’un, bugüne kadar farklı nedenlerden geciktirilmiş ya da tamamlanmamış olan pek çok kentsel projeyi kazanacağını belirtiyor Genel Sekreter Özgüç. Projede, kente kazandırılacak dört yeni mekân ve kentsel uygulama da dikkat çekiyor. Yapımına 1995 yılında başlanan ve 2010’da tamamlanacak olan Ayazağa Kültür Merkezi, 2. bin 500 kişilik konser salonu, 950 kişilik çok amaçlı salonu ve 450 kişilik toplantı odaları ve sinema salonlarıyla, Türkiye’nin en büyük kültür merkezi olacak.
250 yıldan fazla bir geçmişi olan Rami Kışlası, halk kütüphanesi ve kültür merkezi olarak geliştirilecek. Beyoğlu’nda Agop Köçeyan tarafından 19. yüzyılın ortalarında kışlık ikâmetgah olarak yaptırılan bina yeniden orijinal ihtişamına kavuşturulacak. Geçmişten bu yana Avrupa ülkelerinin kültür kurumlarının da yer aldığı, İstanbul kültür hayatının merkezi olan bu tarihi bina 2010’dan sonra da kültür merkezi olarak kullanılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Haliç’teki tarihi mezbahanın konferans ve performans merkezine dönüştürülmesi de İstanbul’a ilginç bir merkez kazandıracak. 73 bin metrekarelik merkez tamamlandığında, konser salonları, sergi alanları, sinema salonları, tiyatro, otopark, dükkânlar ve kongre salonlarıyla hizmet verecek. Projedeki rehabilitasyon çalışmaları kapsamında Topkapı Sarayı Müzesi'nin dünya standartlarında bir ‘evrensel müze’ niteliği kazanabilmesi için Matbah-ı Amire restorasyonu ve Saray'ın en değerli koleksiyonlarını oluşturan Çin ve Japon porselenlerinin muhafaza edildiği depoların rehabilitasyonu da yapılacak.

AKM ihaleyi bekliyor
Çolakoğlu, “İstanbul 2010’u varılacak bir nokta olarak değil, bir süreç olarak görüyoruz. Dolayısıyla bizim için önemli olan, 2010 sonrasına bırakacağımız kalıcı uygulamalar” diyor. Çolakoğlu, Yenikapı Theodosius Limanı projesi ve AKM yenileme çalışmalarına da dikkat çekiyor. Yenikapı kazılarında ortaya çıkan jeo-arkeolojik bulgular, limanlar, gemiler, eşyalar, fosillerin sergileneceği bir Kent Arkeolojisi Müzesi ve Arkeolojik Park olarak düzenlenecek. Türkiye’nin en gelişmiş gösteri sanatları mekanlarından olan, restorasyon maliyetleri 60 milyon lirayı bulacağı gerekçesiyle yıkılmak istenen, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından İstanbul 2010 AKB Ajansı’na devredilen Taksim meydanındaki AKM de proje sayesinde hayata dönme şansına sahip olacak. Çolakoğlu, AKM projesinin son halini aldığını, kesin proje bedelinin ihale açılırken ortaya çıkacağını söylüyor ve ekliyor: “Önemli olan bu kentin en önemli kültür sanat yapısının günün ihtiyaçların en iyi şekilde karşılayacak biçimde yenilenmesi. Ve bir otuz kırk yıl daha hizmet verebilmesi.”
İstanbul 2010 AKB Ajans Genel Sekreteri Eyüp Özgüç
Çolakoğlu, İstanbul’un son 20 yılda kültür-sanat alanında önemli mesafeler kat ettiğini vurguluyor. Projenin hem Türk halkıyla, hem de Avrupalılarla buluşması hedefini gözettiklerinin altını çizen Ajans Başkanı, “İstanbul 2010 AKB projesi kültürü ve sanatı bir kaldıraç gibi kullanarak, İstanbulluların vizyonlarını genişletecek ve yaşamlarını zenginleştirecek. İnsan kaynaklarını ve maddi kaynakları kültür ve sanata yönlendirerek, kentine sahip çıkan kentliler yaratacak” diyor.
İstanbul 2010 AKB Ajans Genel Sekreteri Eyüp Özgüç, proje kapsamında yapılacak işlerin mimari, estetik ve kültürel boyutunu dikkate alarak, işi yapmaya talip olanların birikim ve deneyimlerini göz önünde tutarak, tarihi yapıların renovasyon, aydınlatma, turizme yönelik tarihi fonksiyonların geliştirilmesi gibi objektif kriterlere göre, ihaleler açacaklarını söylüyor. İhalelerin ardından da, alım-satım ihale yönetmeliğinde yer alan prosedürler çerçevesinde, uygun kriterleri sağlayan ve belli yeterliliklere sahip firmalarla çalışacaklarını belirten Özgüç, “Özetle bu süreç, son derece şeffaf ve objektif olacak” diyor.

INFO
Sponsorlara vergi muafiyeti
Nuri Çolakoğlu, projede en önemli unsurlardan birinin sponsorluklar olduğunu belirtiyor. Proje çalışmalarına, halihazırda ‘öncü ortak’ ve ‘sponsor’ olarak destek olan kuruluşlar var. Borusan Holding, Enka Grubu, Kadir Has Vakfı, Pekin&Pekin ve Soyak Holding projenin kurumsal ortakları. Çırağan Kempsinki İstanbul ve Microsoft ise çözüm ortakları olarak projedeki yerlerini aldı. Hilton Grubu, Ritz Carlton İstanbul, Vestel, Divan, Kayra ve Yeni Rakı gibi çeşitli etkinliklerde sponsorluk desteği vermiş kurum ve markalar da var. İki yıl boyunca bu sponsorların oluşturduğu toplam bütçe, 400 bin liraya ulaşmış. Çolakoğlu, kriz ve belirsizlikler nedeniyle belirli bir yavaşlama görülse de projede yer almanın önemine mutabık olan birçok firmayla görüşmelerinin olumlu yönde devam ettiğini belirtiyor.
Ayrıca Çolakoğlu, sponsor olacak şirketler için vergi muafiyeti olduğunu bir kez daha anımsatıyor. 5766 sayılı kanuna eklenen 74’ncü madde ile, İstanbul 2010 AKB’ye, kurumlar vergisi mükelleflerince makbuz karşılığında yapılan her türlü ayni ve nakdi bağış ve yardımlarla, sponsorluk harcamalarının tamamı, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek üzere gider olarak gösterilebiliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Global 500 Türk - İkinci Araştırma

Küresel şirketler, rekabetçi baskılar karşısında esnek olabilecek yöneticilere, her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu da Türk yönetic...