29 Ara 2008

SAĞLIKTA SON TRENDLER






Devletin çalışanlara sigortası kapsamında iki defa tüp bebek deneme imkanı tanıması, özel hastanelerde tüp bebek hizmetini popüler hale getirdi. Yaşlanmaya bağlı hastalıklar ve kanserde aşırı bir artış olurken, ameliyatlarda laparaskopi yaygınlaştı.

Haber: Bahar Öztop, Turkishtime, Aralık 2008

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) uygulamaları, katkı payları bakımından henüz tartışmalı olsa da özel hastanelerden beklenen hizmetleri de, hasta profilini de büyük ölçüde değiştirdi. Yakın döneme kadar ağırlıklı olarak özel sigortalılara ve banka çalışanlarına sınırlı tedavi hizmetleri verebilen pek çok özel hastane, artık Türkiye’nin her yerinden hasta kabul etmeye başladı. Tabii değişen talepler hastanelerde yeni yatırım trendlerinin ortaya çıkmasına da yol açtı. Son dönemde tüp bebek uygulamaları, laparoskopik yöntemlerle gerçekleştirilen ameliyatlar, onkoloji, kardiyoloji, göz, ağız ve diş sağlığı en çok talep gören branşlar sıralamasında başı çekiyor. Bunun yanında yeni dönemde koruyucu ve önleyici tıp uygulamalarına da ilgi büyük. Yaşlanmayı önleyici (anti-aging) tedaviler, medikal estetik, kozmetoloji, gen analizleri gibi hizmetler de artık orta sınıf vatandaşların talepleri arasında yerini aldı.
Türkiye’nin önde gelen özel hastanelerinin değerlendirmeleri sonucunda elde ettiğimiz veriler, sektörün dünya çapındaki en yeni tedavi yöntemleri ve son teknolojik uygulamaları yakından takip ettiğini gösteriyor.
Günümüzde pek çok hastalığın teşhisi ve tedavisi multidisipliner bir yaklaşımı gerektiriyor. Bu yaklaşımı karşılayacak alanların sağlanması ve kapsamlı sağlık hizmetlerinin sunulmasının gerekliliği de göz önüne alınınca özel hastanelerin yatırımlarının katlanarak artması bekleniyor. Artık, Türkiye’de kanser vakalarında, kullanılan son teknoloji tıbbi cihazlar ABD’dekiler ile eşdeğer bir tedaviyi çok daha uygun fiyatlarla mümkün kıldığı gibi, 1 saat süren klasik anjiyo yönteminin yerine, bilgisayarlı tomografiyle 10 saniyede operasyon gerektirmeden tedavi görmek mümkün.

Tüp bebek tedavisi dönüm noktası
Sağlık hizmetlerinin yaklaşık yüzde 25’i özel hastaneler tarafından veriliyor. Özel sektörün, devlet hastaneleriyle rekabet edecek düzeyde yeni tedavi trendlerini yakın takibe alması, Sağlık Bakanlığı’nın 2005 yılında başlattığı tüp bebek uygulamasıyla hayat buldu denebilir. Bugün, ağırlıklı olarak İstanbul’da olmak üzere, Türkiye’nin hemen hemen her ilinde toplam 110 tüp bebek merkezi var. Tüp bebek tedavisi, halen en çok talep gören hizmetler arasında ilk sıradaki yerini koruyor. Türkiye’de tüp bebeğe ihtiyaç duyan 150 binden fazla çiftin bulunduğu tahmin ediliyor.  Bakanlığın yayınladığı son genelge ile çocuk sahibi olmak isteyen evli çiftlerin tedavisi, özel hastanelerde iki denemeyle sınırlı olması kaydıyla, devlet tarafından karşılanıyor. Sosyal güvenlik kuruluşları bu hizmet karşılığında bin 240 YTL ödüyor. Sigortalı hasta ise, yardımcı üreme yöntemlerinin birinci denemesinde yüzde 30, ikinci denemesinde yüzde 25 oranında katılım payı ödüyor. Özel hastaneler, bu katkı payının üzerinde ücret talep edemiyor. Sigortalının, uygulama sırasında kullanılan ilaçlara ödediği katkı payı ise yüzde 20.

Bakanlığın yayınladığı son genelge ile çocuk sahibi olmak isteyen evli çiftlerin tedavisi, özel hastanelerde iki denemeyle sınırlı olması kaydıyla, devlet tarafından karşılanıyor. Sosyal güvenlik kuruluşları bu hizmet karşılığında bin 240 YTL ödüyor. Sigortalı hasta ise, yardımcı üreme yöntemlerinin birinci denemesinde yüzde 30, ikinci denemesinde yüzde 25 oranında katılım payı ödüyor. Özel hastaneler, bu katkı payının üzerinde ücret talep edemiyor. Sigortalının, uygulama sırasında kullanılan ilaçlara ödediği katkı payı ise yüzde 20.

Laparoskopik yöntem yaygınlaşıyor

Özel hastanelerin hizmetlerinde öne çıkan diğer bir yöntem de laparoskopik cerrahi. Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Buket Pilavcı, laparoskopik cerrahinin gelişimiyle, hastanede kalma ve operasyon sonrasında iyileşme süreçlerinin kısaldığını söylüyor. Bu da hastanın çok kısa zamanda ve problemsiz olarak günlük yaşamına dönmesini sağlayarak yaşam kalitesine olumlu yansıyor.
Pilavcı, multidisipliner yaklaşımın yaygınlaşması, branşlar arasında ortak tedavi süreçlerinin gelişiminin, tedavilerde değişimi ve gelişimi beraberinde getirdiğini söylüyor ve ekliyor: “Görüntüleme teknolojilerinin hızlı ve daha net sonuç veren sistemlerle donatılması, 4D (dört boyutlu ultrasonografi) kullanımı, ameliyathanelerde ileri teknolojiyle donatılmış sistemlerin kullanımı teşhis ve tedavi süreçlerine olumlu katkılar sağladı. Örneğin, reflü tedavisinde 15 dakika gibi çok kısa bir sürede sonuç veren plicator uygulaması Türkiye’de ilk kez hastanemizde gerçekleştirilmeye başlandı. Özellikle reflü ve obezite cerrahisine yoğun bir talep var.”
Laparoskopik yöntem, böbrek, böbrek üstü bezi, mesane, yumurta, prostat kanseri gibi çeşitli ürolojik kanserler başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Hastanın cildine yapılan yaklaşık bir santimetrelik kesilerden yerleştirilen özel boru sistemleri ile karın içindeki organların görüntülenmesi ve bu görüntü eşliğinde ameliyat gerçekleştiriliyor. Laparoskopik yöntemle yapılan ameliyatların maliyeti, kullanılan teknik malzemelerin açık ameliyatlara nazaran yüzde 20 ila 50 oranında pahalı olması nedeniyle yüksek. Bir ameliyat için ortalama 1.250-2.000 YTL’lik teknik malzeme ücreti alınıyor.


Önümüzdeki yıllarda Türkiye’de 12 milyon kişi 65 yaş ve üstünde olacak. Yaşlı bireylerin sayısının artmasının sağlık hizmetlerindeki talepleri de değiştirdiği görülüyor.



Yaşlanmaya bağlı hastalıklar arttı

2007 itibarıyla Türkiye’de nüfusun yüzde 7,1’i 65 ve üzeri yaş grubunda bulunuyor. OECD ülkelerinde ortalama yaşam süresi 78,9 yıla çıkarken, Türkiye'de bu rakam 71,6 yıl. Medicana Hastaneler Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan, tahminlerin önümüzdeki yıllarda Türkiye’de 12 milyon kişinin 65 yaş ve üstünde olacağını belirterek yaşlı bireylerin sayısının artmasının sağlık hizmetlerindeki talepleri de değiştirdiğini söylüyor. Okutan, yaşlılarda sık görülen üç temel rahatsızlık, kalp-damar hastalıkları, kanser ve beyin hastalıkları konularında Türkiye’de başarılı tedaviler gerçekleştirildiğini de sözlerine ekliyor. Bunun yanında, kronik akciğer hastalıkları, alzheimer, parkinson, duyu ve görme bozuklukları, osteoporoz gibi vücudun işlevsel tedavilerine cevap veren birimlere de ihtiyacın giderek artması dikkat çekiyor. 

Medicana Hastaneler Grubu
 Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan

Okutan kendilerinin de kalp ve damar hastalıkları, onkoloji, nöroloji, ortopedi ve sağlıklı olma halini korumaya yönelik olarak diyet-beslenme ve anti ageing bölümlerinde ağırlıklı yatırımlara yöneldiklerini belirtiyor.
Okutan özel sağlık hizmetlerini talep edenlerin artık, referans alınan, insanı önemseyen, çağdaş gelişmeleri takip eden ve sağlığın gelişmesine bilimsel çalışmalarıyla katkıda bulunan kurumları araştırdığına ve tercih ettiğine işaret ediyor. Bu durumun hizmet sunumlarını, hastanelere yapılan yatırımları, hekim kadrosunu da doğrudan etkilediğini ekliyor.

Kanser artıyor ama tedavisi de yaygınlaşıyor
Acıbadem Sağlık Grubu
Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Nak
Tahminler 10 yıl sonra dünyadaki kanserli hasta sayısının 1,5 kat artacağını, Türkiye'de de aynı oranda artış görüleceğini gösteriyor. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi’nin araştırmasına göre, Türkiye’de her yıl 150 bin yeni kanser vakası ortaya çıkıyor. Tedavi görüp iyileşenler de dâhil olmak üzere yarım milyon kanser hastası var. Bilimsel araştırmalar her ne kadar ABD ve Avrupa merkezli olsa da, kanserle mücadele konusunda Türkiye son yıllarda önemli bir yol kat etti. Onkoloji uzmanı doktorların yanı sıra onkoloji hemşireleri ve radyoterapi cihazlarının sayısı artıyor. Artık, ABD ve Avrupa’daki kanser hastalarının aldığı tedavilerin hemen hemen hepsi Türkiye’de de uygulanabiliyor. Kanserde ithal ilaçlar kullanıldığından tedavi masrafları oldukça yüksek. En düşük tedavi ücreti yaklaşık 4 bin YTL’yi buluyor. Yapılan son düzenlemelerle, özel hastanelerde yapılacak organ nakli, kalp ameliyatı ve kanser tedavilerinde vatandaştan hiçbir ücret talep edilmiyor.
Acıbadem Sağlık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Nak, dünyadaki en son teknolojiyi barındıran cihazlar ve deneyimli hekim kadrosu sayesinde, artık kanser tedavisinin Türkiye’de etkin bir şekilde uygulanabildiğini anlatıyor. Hastalar artık ABD'ye gitmeden hem nitelikli, kaliteli hem de uygun fiyatlı sağlık hizmetini alabiliyor. Nak, onkolojinin yurtdışından da önemli sayıda hasta yoğunluğu olan branşları arasında ön sıralarda yer aldığını belirtiyor.


Onkolojide gözle görülür talep artışı
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi
Genel Müdürü Mahir Turan
 
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Genel Müdürü Mahir Turan ise Türkiye’de, özellikle SGK’lı hastalar için yüzde 30 fark uygulaması ve bunun etrafında gelişen ani mevzuat değişikliklerinin, son 6 ayda talep dengelerini adeta ölçülemez hale getirdiğini vurguluyor. Turan, buna rağmen objektif bir gözlem olarak; radyoterapi, kemoterapi ve onkolojiyle ilgili cerrahilerde gözle görülür bir talep artışından bahsetmenin mümkün olduğunu, ancak diğer pek çok branşın olağan seyrinde ilerlediğini söylüyor.

Koruyucu önlemler revaçta
Türkiye’de özel sağlık sektöründe son birkaç yıldır yaygınlaşan gen tanı, biyolojik yaş tespiti ve anti-aging gibi koruyucu ve önleyici uygulamalar da yoğun taleple karşılaşıyor. Özel hastanelerde ya da özel kliniklerde ileriki dönemlerde hastalık eşiğini düşürecek genetik bozuklukların belirlenerek, yaşam kalitesinin dolayısıyla yaşam süresinin yükseltilebilmesi mümkün oluyor. Bir gen analizinin ücreti, içeriğine bağlı olarak 900 ila 4.500 YTL arasında değişebiliyor. 
Anti-aging’te, her ne kadar “sağlık mı, moda mı?” tartışmaları yaşanıyor olsa da, bu tedavi yöntemleri iç hastalıklarından jinekolojiye, psikiyatriden dermatolojiye kadar tıbbın hemen her dalını ilgilendiren uygulamaları içinde barındırıyor.



Teknolojik altyapı ile teşhis imkanları gelişti
Universal Hospital Kadıköy Başhekimi
Op. Dr. Tufan Şener
Tıp teknolojisi, günümüzün en hızlı gelişen teknolojilerinden… Peki, Türkiye’deki tedavi yöntemleri ve bu yöntemlerin talepleri karşılayabilme oranında nasıl bir değişim gözleniyor? Universal Hospital Kadıköy Başhekimi Op. Dr. Tufan Şener, teknolojik çözümlerin artık ameliyatların sürelerini kısalttığını ve bir veri tabanı oluşturma imkânı yarattığını anlatıyor. Örneğin, konvansiyonel denilen yaklaşık 1 saat süren klasik anjiyo yöntemiyle gerçekleştirilen işlemin benzeri, bilgisayarlı tomografi tarafından 10 saniyede operasyon gerektirmeden yapılabiliyor. Ayrıca tetkik amacıyla kullanılan dijital röntgen cihazları ve gerekli teknik altyapı oluşturulduğunda röntgen filmlerini dünyanın herhangi bir yerindeki başka bir doktorla da paylaşma imkânı yaratılabiliyor. Op. Dr. Şener, mamografi cihazının dijitalleşmesiyle, teşhise yönelik daha hassas sonuçlar alındığının da altını çiziyor. Nükleer tıp bölümünde kurulan sintigrafi cihazıyla daha az radyasyon alarak daha net teşhis imkânı sunan filmler çektirilebilmesi, yani tedavinin doğru uygulanmasına destek olan teşhis yöntemlerinde teknolojik yeniliklerin de artık Türkiye’de uygulandığını belirtiyor Başhekim Şener.

Hızlı ve ucuz tedavi pazarı büyütür
Universal Hospitals Group Alman Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, gelişen tıp teknolojisi sayesinde kolay, hızlı ve ucuz tedavilerin ortaya çıkmasıyla, sağlık hizmetlerine olan talebin daha da artacağına inanıyor. Dr. Ofluoğlu’na göre excimer lazer ile göz operasyonları, protez teknolojisinin hızla gelişmesi ve ağrısız tedavi diş sağlığı hizmetlerinde artışı sağlıyor. Dr. Ofluoğlu, görüntülemenin yanı sıra, son dönemde uygulamaya konulan özelikle introoperatif MRI gibi hem görüntüleme hem de tedavi imkanları bulunan cihazların kullanılmasının bu artışa büyük katkısı olduğunun altını çiziyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Global 500 Türk - İkinci Araştırma

Küresel şirketler, rekabetçi baskılar karşısında esnek olabilecek yöneticilere, her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu da Türk yönetic...