Devletin
çalışanlara sigortası kapsamında iki defa tüp bebek deneme
imkanı tanıması, özel hastanelerde tüp bebek hizmetini popüler
hale getirdi. Yaşlanmaya bağlı hastalıklar ve kanserde aşırı
bir artış olurken, ameliyatlarda laparaskopi yaygınlaştı.
Haber: Bahar Öztop, Turkishtime, Aralık 2008
Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) uygulamaları, katkı payları bakımından
henüz tartışmalı olsa da özel hastanelerden beklenen hizmetleri
de, hasta profilini de büyük ölçüde değiştirdi. Yakın döneme
kadar ağırlıklı olarak özel sigortalılara ve banka
çalışanlarına sınırlı tedavi hizmetleri verebilen pek çok
özel hastane, artık Türkiye’nin her yerinden hasta kabul etmeye
başladı. Tabii değişen talepler hastanelerde yeni yatırım
trendlerinin ortaya çıkmasına da yol açtı. Son dönemde tüp
bebek uygulamaları, laparoskopik yöntemlerle gerçekleştirilen
ameliyatlar, onkoloji, kardiyoloji, göz, ağız ve diş sağlığı
en çok talep gören branşlar sıralamasında başı çekiyor. Bunun
yanında yeni dönemde koruyucu ve önleyici tıp uygulamalarına da
ilgi büyük. Yaşlanmayı önleyici (anti-aging) tedaviler, medikal
estetik, kozmetoloji, gen analizleri gibi hizmetler de artık orta
sınıf vatandaşların talepleri arasında yerini aldı.
Türkiye’nin
önde gelen özel hastanelerinin değerlendirmeleri sonucunda elde
ettiğimiz veriler, sektörün dünya çapındaki en yeni tedavi
yöntemleri ve son teknolojik uygulamaları yakından takip ettiğini
gösteriyor.
Günümüzde
pek çok hastalığın teşhisi ve tedavisi multidisipliner bir
yaklaşımı gerektiriyor. Bu yaklaşımı karşılayacak alanların
sağlanması ve kapsamlı sağlık hizmetlerinin sunulmasının
gerekliliği de göz önüne alınınca özel hastanelerin
yatırımlarının katlanarak artması bekleniyor. Artık, Türkiye’de
kanser vakalarında, kullanılan son teknoloji tıbbi cihazlar
ABD’dekiler ile eşdeğer bir tedaviyi çok daha uygun fiyatlarla
mümkün kıldığı gibi, 1 saat süren klasik anjiyo yönteminin
yerine, bilgisayarlı tomografiyle 10 saniyede operasyon
gerektirmeden tedavi görmek mümkün.
Tüp
bebek tedavisi dönüm noktası
Sağlık
hizmetlerinin yaklaşık yüzde 25’i özel hastaneler tarafından
veriliyor. Özel sektörün, devlet hastaneleriyle rekabet edecek
düzeyde yeni tedavi trendlerini yakın takibe alması, Sağlık
Bakanlığı’nın 2005 yılında başlattığı tüp bebek
uygulamasıyla hayat buldu denebilir. Bugün, ağırlıklı olarak
İstanbul’da olmak üzere, Türkiye’nin hemen hemen her ilinde
toplam 110 tüp bebek merkezi var. Tüp bebek tedavisi, halen en çok
talep gören hizmetler arasında ilk sıradaki yerini koruyor.
Türkiye’de tüp bebeğe ihtiyaç duyan 150 binden fazla çiftin
bulunduğu tahmin ediliyor. Bakanlığın yayınladığı son genelge ile çocuk sahibi olmak isteyen evli çiftlerin tedavisi, özel hastanelerde iki denemeyle sınırlı olması kaydıyla, devlet tarafından karşılanıyor. Sosyal güvenlik kuruluşları bu hizmet karşılığında bin 240 YTL ödüyor. Sigortalı hasta ise, yardımcı üreme yöntemlerinin birinci denemesinde yüzde 30, ikinci denemesinde yüzde 25 oranında katılım payı ödüyor. Özel hastaneler, bu katkı payının üzerinde ücret talep edemiyor. Sigortalının, uygulama sırasında kullanılan ilaçlara ödediği katkı payı ise yüzde 20.
Laparoskopik
yöntem yaygınlaşıyor
Özel
hastanelerin hizmetlerinde öne çıkan diğer bir yöntem de
laparoskopik cerrahi. Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Buket Pilavcı, laparoskopik cerrahinin gelişimiyle,
hastanede kalma ve operasyon sonrasında iyileşme süreçlerinin
kısaldığını söylüyor. Bu da hastanın çok kısa zamanda ve
problemsiz olarak günlük yaşamına dönmesini sağlayarak yaşam
kalitesine olumlu yansıyor.
Pilavcı,
multidisipliner yaklaşımın yaygınlaşması, branşlar arasında
ortak tedavi süreçlerinin gelişiminin, tedavilerde değişimi ve
gelişimi beraberinde getirdiğini söylüyor ve ekliyor:
“Görüntüleme teknolojilerinin hızlı ve daha net sonuç veren
sistemlerle donatılması, 4D (dört boyutlu ultrasonografi)
kullanımı, ameliyathanelerde ileri teknolojiyle donatılmış
sistemlerin kullanımı teşhis ve tedavi süreçlerine olumlu
katkılar sağladı. Örneğin, reflü tedavisinde 15 dakika gibi çok
kısa bir sürede sonuç veren plicator uygulaması Türkiye’de ilk
kez hastanemizde gerçekleştirilmeye başlandı. Özellikle reflü
ve obezite cerrahisine yoğun bir talep var.”
Laparoskopik
yöntem, böbrek, böbrek üstü bezi, mesane, yumurta, prostat
kanseri gibi çeşitli ürolojik kanserler başta olmak üzere birçok
hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Hastanın cildine yapılan
yaklaşık bir santimetrelik kesilerden yerleştirilen özel boru
sistemleri ile karın içindeki organların görüntülenmesi ve bu
görüntü eşliğinde ameliyat gerçekleştiriliyor. Laparoskopik
yöntemle yapılan ameliyatların maliyeti, kullanılan teknik
malzemelerin açık ameliyatlara nazaran yüzde 20 ila 50 oranında
pahalı olması nedeniyle yüksek. Bir ameliyat için ortalama
1.250-2.000 YTL’lik teknik malzeme ücreti alınıyor.
Önümüzdeki yıllarda Türkiye’de 12 milyon kişi 65 yaş ve üstünde olacak. Yaşlı bireylerin sayısının artmasının sağlık hizmetlerindeki talepleri de değiştirdiği görülüyor.
Yaşlanmaya
bağlı hastalıklar arttı
2007
itibarıyla Türkiye’de nüfusun yüzde 7,1’i 65 ve üzeri yaş
grubunda bulunuyor. OECD ülkelerinde ortalama yaşam süresi 78,9
yıla çıkarken, Türkiye'de bu rakam 71,6 yıl. Medicana Hastaneler
Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan, tahminlerin
önümüzdeki yıllarda Türkiye’de 12 milyon kişinin 65 yaş ve
üstünde olacağını belirterek yaşlı bireylerin sayısının
artmasının sağlık hizmetlerindeki talepleri de değiştirdiğini
söylüyor. Okutan, yaşlılarda sık görülen üç temel
rahatsızlık, kalp-damar hastalıkları, kanser ve beyin
hastalıkları konularında Türkiye’de başarılı tedaviler
gerçekleştirildiğini de sözlerine ekliyor. Bunun yanında,
kronik akciğer hastalıkları, alzheimer, parkinson, duyu ve görme
bozuklukları, osteoporoz gibi vücudun işlevsel tedavilerine cevap
veren birimlere de ihtiyacın giderek artması dikkat çekiyor.
Medicana Hastaneler Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan |
Okutan kendilerinin de kalp ve damar hastalıkları, onkoloji,
nöroloji, ortopedi ve sağlıklı olma halini korumaya yönelik
olarak diyet-beslenme ve anti ageing bölümlerinde ağırlıklı
yatırımlara yöneldiklerini belirtiyor.
Okutan
özel sağlık hizmetlerini talep edenlerin artık, referans alınan,
insanı önemseyen, çağdaş gelişmeleri takip eden ve sağlığın
gelişmesine bilimsel çalışmalarıyla katkıda bulunan kurumları
araştırdığına ve tercih ettiğine işaret ediyor. Bu durumun
hizmet sunumlarını, hastanelere yapılan yatırımları, hekim
kadrosunu da doğrudan etkilediğini ekliyor.
Kanser
artıyor ama tedavisi de yaygınlaşıyor
![]() |
Acıbadem Sağlık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Nak |
Tahminler
10 yıl sonra dünyadaki kanserli hasta sayısının 1,5 kat
artacağını, Türkiye'de de aynı oranda artış görüleceğini
gösteriyor. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi’nin
araştırmasına göre, Türkiye’de her yıl 150 bin yeni kanser
vakası ortaya çıkıyor. Tedavi görüp iyileşenler de dâhil
olmak üzere yarım milyon kanser hastası var. Bilimsel araştırmalar
her ne kadar ABD ve Avrupa merkezli olsa da, kanserle mücadele
konusunda Türkiye son yıllarda önemli bir yol kat etti. Onkoloji
uzmanı doktorların yanı sıra onkoloji hemşireleri ve radyoterapi
cihazlarının sayısı artıyor. Artık, ABD ve Avrupa’daki kanser
hastalarının aldığı tedavilerin hemen hemen hepsi Türkiye’de
de uygulanabiliyor. Kanserde ithal ilaçlar kullanıldığından
tedavi masrafları oldukça yüksek. En düşük tedavi ücreti
yaklaşık 4 bin YTL’yi buluyor. Yapılan son düzenlemelerle, özel
hastanelerde yapılacak organ nakli, kalp ameliyatı ve kanser
tedavilerinde vatandaştan hiçbir ücret talep edilmiyor.
Acıbadem
Sağlık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Nak, dünyadaki
en son teknolojiyi barındıran cihazlar ve deneyimli hekim kadrosu
sayesinde, artık kanser tedavisinin Türkiye’de etkin bir şekilde
uygulanabildiğini anlatıyor. Hastalar artık ABD'ye gitmeden hem
nitelikli, kaliteli hem de uygun fiyatlı sağlık hizmetini
alabiliyor. Nak, onkolojinin yurtdışından da önemli sayıda hasta
yoğunluğu olan branşları arasında ön sıralarda yer aldığını
belirtiyor.
Onkolojide gözle görülür talep artışı
![]() |
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Genel Müdürü Mahir Turan |
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Genel Müdürü Mahir Turan ise Türkiye’de, özellikle SGK’lı hastalar için yüzde 30 fark uygulaması ve bunun etrafında gelişen ani mevzuat değişikliklerinin, son 6 ayda talep dengelerini adeta ölçülemez hale getirdiğini vurguluyor. Turan, buna rağmen objektif bir gözlem olarak; radyoterapi, kemoterapi ve onkolojiyle ilgili cerrahilerde gözle görülür bir talep artışından bahsetmenin mümkün olduğunu, ancak diğer pek çok branşın olağan seyrinde ilerlediğini söylüyor.
Koruyucu
önlemler revaçta
Türkiye’de
özel sağlık sektöründe son birkaç yıldır yaygınlaşan gen
tanı, biyolojik yaş tespiti ve anti-aging gibi koruyucu ve önleyici
uygulamalar da yoğun taleple karşılaşıyor. Özel hastanelerde ya
da özel kliniklerde ileriki dönemlerde hastalık eşiğini
düşürecek genetik bozuklukların belirlenerek, yaşam kalitesinin
dolayısıyla yaşam süresinin yükseltilebilmesi mümkün oluyor.
Bir gen analizinin ücreti, içeriğine bağlı olarak 900 ila 4.500
YTL arasında değişebiliyor.
Anti-aging’te, her ne kadar “sağlık
mı, moda mı?” tartışmaları yaşanıyor olsa da, bu tedavi
yöntemleri iç hastalıklarından jinekolojiye, psikiyatriden
dermatolojiye kadar tıbbın hemen her dalını ilgilendiren
uygulamaları içinde barındırıyor.
Teknolojik
altyapı ile teşhis imkanları gelişti
Universal Hospital Kadıköy Başhekimi Op. Dr. Tufan Şener |
Tıp
teknolojisi, günümüzün en hızlı gelişen teknolojilerinden…
Peki, Türkiye’deki tedavi yöntemleri ve bu yöntemlerin talepleri
karşılayabilme oranında nasıl bir değişim gözleniyor?
Universal Hospital Kadıköy Başhekimi Op. Dr. Tufan Şener,
teknolojik çözümlerin artık ameliyatların sürelerini
kısalttığını ve bir veri tabanı oluşturma imkânı yarattığını
anlatıyor. Örneğin, konvansiyonel denilen yaklaşık 1 saat süren
klasik anjiyo yöntemiyle gerçekleştirilen işlemin benzeri,
bilgisayarlı tomografi tarafından 10 saniyede operasyon
gerektirmeden yapılabiliyor. Ayrıca tetkik amacıyla kullanılan
dijital röntgen cihazları ve gerekli teknik altyapı
oluşturulduğunda röntgen filmlerini dünyanın herhangi bir
yerindeki başka bir doktorla da paylaşma imkânı yaratılabiliyor.
Op. Dr. Şener, mamografi cihazının dijitalleşmesiyle, teşhise
yönelik daha hassas sonuçlar alındığının da altını çiziyor.
Nükleer tıp bölümünde kurulan sintigrafi cihazıyla daha az
radyasyon alarak daha net teşhis imkânı sunan filmler
çektirilebilmesi, yani tedavinin doğru uygulanmasına destek olan
teşhis yöntemlerinde teknolojik yeniliklerin de artık Türkiye’de
uygulandığını belirtiyor Başhekim Şener.
Hızlı
ve ucuz tedavi pazarı büyütür
Universal
Hospitals Group Alman Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi
Ofluoğlu, gelişen tıp teknolojisi sayesinde kolay, hızlı ve ucuz
tedavilerin ortaya çıkmasıyla, sağlık hizmetlerine olan talebin
daha da artacağına inanıyor. Dr. Ofluoğlu’na göre excimer
lazer ile göz operasyonları, protez teknolojisinin hızla gelişmesi
ve ağrısız tedavi diş sağlığı hizmetlerinde artışı
sağlıyor. Dr. Ofluoğlu, görüntülemenin yanı sıra, son
dönemde uygulamaya konulan özelikle introoperatif MRI gibi hem
görüntüleme hem de tedavi imkanları bulunan cihazların
kullanılmasının bu artışa büyük katkısı olduğunun altını
çiziyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder